30 Nisan 2007 Pazartesi

Kim haklı?

Bazen doğrular birbirine çokça karışır. Şöyle bir ortamda büyüdüm, biz ve dışardakiler. 70'li yıllarda doğanlar için normaldi. Bizden olanlar ve olmayanlar. Anlaşabileceklerimiz ve anlaşamayacaklarımız. Tehlikeli olanlar ve olmayanlar. Kalkanlar. Bizi ejderhalardan koruyacak bizler ve onlar ayrımları. Kim olduğumuzu öğrenmeden önce, nereye ait olduğumuz ve olmamız gerektiğini öğrenmemiz gibi.

Hayatım, bu ayıklama prosedürüne günlerimin çoğunu ayırmakla geçti. Niye? Korktuğumdan. Korktuğumuzdan. Kilerlerimizdeki "yaşanmış deneyimler rafı", bize "korkmamız gerektiğini" öğretti. Şimdi, bugün diyorum ki, "kork ama karanlık sokaklara girmekten de çekinme dostum. Tamam arkanı kolla. Ama önünde de görülecek çok şey var." Çünkü korku, bizi fazlaca yerimizde tuttu. Oysa gidilecek yerler, görülecek şeyler var.

Bugün bir miting yapıldı. Gitmedim. Nasılsa, birileri benim yerime gidecekti. Uzaktan izledim. Aklımda üniversite yıllarında katıldıklarım ile ilgili garip hisler uyandıran hatıralar. Her zaman başka yerlere çekilmeye hazır ortalıktaki fikirler, ortak hareketler, birlikte piknik yapamayan 1 milyon kişinin, birlikte yürüyebildiğini görünce duyduğu evrensel heyecan. Garip. Bu birlikteliği görmek çok güzeldi, haberlerden onlara bakmak. Soru şuydu: Neden, bu ülkenin kentlerinden birinde bu ülkenin 1 milyon insanı, bu ülkenin başka 1 milyon insanına bu kadar kızgın? Ya da neden diğerleri onlara karşı? Neden sürekli, birileri birilerine kızgın olmak zorunda? Neden hep kendimizi ve hayatı gruplara ayırıp yaşamak zorundayız? Tek başımıza helaya bile gidemediğimiz için mi?

29 Nisan'i bir böyle hatırlayacağım..
Bir de 1994 29 Nisan'ına olan üzüntümle.

Hiç yorum yok: