3 Ekim 2009 Cumartesi

E. R. G. - Evrim'in Rassal Günlüğü

Hayatın içini boşalttım. Şimdi irini uzaya akıyor.
Ama temizim ben. Boş ve tertemiz..

Dünyaysa mevzu; olayımız bu. Temiz olacaksın, akça pak.
Bir bok olmayacaksın ama temiz olacaksın... İç kaldırmayacaksın, mide bulandırmayacaksın, tehdit olmayacaksın, düşünmeyeceksin, kıçından uydurmayacaksın, yazmayacaksın, istemeyeceksin, vermeyeceksin, içten görünmeyeceksin.. zıbarıp yatacaksın aşağı ve susacaksın.

Efendilerin en büyük, en güzel, en temiz hizmetkarı! Ödül istiyorsan, sevgi istiyorsan, temiz olacaksın.

"Sevgi müsveddeleri yeter bana" demeyeceksin. kaderinin ağzına sıçarlar, koyarlar kalbine taşı..

..

Hayatın içini boşalttım. Şimdi, irini uzaya akıyor.
Ama temizim ben. Boş ve tertemiz.

Kemik testinde 1000 yıl çıktı yaşım. Kimseyi de kesmemiştim üstelik.
Tüm jilet izlerim fanteziden ibaretti. Sen, oynayamayacak kadar az kaldın dünyamda.
Sen korktun, çıkış kapısında görünce ışığı, pırt diye kaçtın.

Diyordum ki, "Sevmeyelim, oyun oynayalım sadece,
iç sıkıntımız azalsın" Anlamadın ki, oyun arkadaşım?

Bir sinemaya gidelim. Seansı ve sinemayı, filmi söylerim ben.
Seni görmeyeyim, bileyim ki sadece, görmediğim halde sadece, sen, orada ol..
Antraktta tüm kumrallar arasında, seni arayayım. Hiç biri sen olma.
Cız etsin her yanlış buluşta kalbim. Beynim parçalansın.
Ama bileyim ki, görmediğim halde sen oradasın.
Seni arasın gözlerim.

Ve bitince ara, film, Melekler Sineması'ndaki o karanlık salonda yeniden başlasın.
Yanımda, hiç tanımadığım yaşlı bir adam... Beni, meleklerle bu sinemada tutan...
Bana sonu gösteren, sen gitmeden önce... THE ANGEL'S THEATER diyen..
senin hiç görmediğim yaşlı halin... Senin hiç göremeyeceğin gelecek... Bende ölecek olan... Benimle..
O filme devam edeyim ben.

Koltuksuz, boş...  Bir apartmanın zemin katı gibi... Eski bir kilise gibi, eski bir ahit gibi bir salon...
Böyle bir sinema da... Yol gösterici yaşlı adam. Sırtı kambur... En belirsiz şey hayattaki yüzü...
Ve ben... Bir bilsem sen de orada olacaksın görmediğim halde...

O mezardan, sanıyor musun ki çıkarım?!

...

Hayatın içini boşalttım dün gece. Çok basit, olabildiğince içten olacaksın en keskin virajlardan en hızlı dön, riske at her şeyi, arkadaşlığını, dostluğunu, sevgini, hayatını, yarını, her şeyi... Açık ol. Nefret ederler açık insanlardan... Deli gibi korkarlar.

Öyle yaptım.

...

Hayatın içini boşalttım. Şimdi, irini uzaya akıyor.
Ama temizim ben, boş ve tertemiz.

Reenkarnasyon.

Sevmeyi beceremeyen insanlar gördüm gece yolda.
Benim gibiydi yüzleri. Ellerim gibiydi elleri. Midemdeydi mideleri. Hepimiz gastritiz ağır. Kalp hastasıyız. Ve birbirimizin çok kötü kopyasıyız.

Sevmeyi beceremeyen insanlar gördüm yolda dün gece.
Kaportasına reklam almış taksilere otostop yapıyorlardı.
Her bacakta, başka çorap..

Düşündüm. Benim 3 bacağım var. Birini siyaha, birini beyaza.. birini de maviye mi.. kırmızıya mı boyasam?

Kim kimi ziyaret edecek yıllar sonra?
Hangimiz akıl hastanesindeyken? Biliyor musun?
Ve kim kimin kitabına baş parmakla imza atacak?
Bilmiyoruz ya yaşamayı.. Sadece yazmak var?!
İmza da öyle olmalı.
Cahil imza..


evrim
sessizbulut



E.R.S ve E. R. G

Evrim'in Rassal Sözlüğü

ve Evrim'in Rassal Günlüğü..

.......

bkrn gdym

ya mezar... ya reenkarnasyon!


(MEZAR!)

bırakmıyorlar, gideyim... öldüremiyorsam da kendimi.
bu cezayı veren kim?!

23 Nisan 2009 Perşembe

15 Şubat 2009

Jagatai öldü...


pimini çektiler.


www.jagatay.com

3 Temmuz 2007 Salı

grcklr

bu gunluge yazamayacagim tek sey; gercekler.

dip

bu kez cok derine indim. bu kez cok indim..

yillar snr ilk kez

yillardir gormedigi nefesiyle, onu hayatta tuttan, bugun ilk kez yeniden bulusmustu. Oylece kaldi, saskinliktan, dondu.